Bir Kadının Görevleri Nelerdir? – Kalbinin Ritminde Yaşamak
Bir sabah, Elif mutfağın penceresinden süzülen güneş ışıklarıyla uyanmıştı. Henüz kahvesini yudumlamadan önce, evdeki sessizliğe baktı; duvarda asılı çocuk çizimleri, sehpanın üzerindeki kitaplar, yarım kalmış bir örgü… Hayatın karmaşasıyla dolu ama bir o kadar da anlamlıydı o an. Elif gülümsedi, çünkü içinde bir kadın olmanın derin görevlerini taşıyordu. Bu görevler; sadece yapılacak işler listesi değil, bir kalbin, bir ruhun, bir sevginin şekil bulmuş haliydi.
Bir Kadının Görevi: Yalnızca Yaşamak Değil, Yaşatmak
Kadın, sadece evin direği değildir; duvarlara anlam, insanlara umut katan görünmez bir güçtür. Elif de öyleydi. Eşi Murat’ın stratejik düşüncelerine, planlı hareketlerine karşın o, duygularla çözüm bulan bir denge unsuru gibiydi.
Murat bir sorunu tablo gibi analiz ederken, Elif o tablonun renklerini seçerdi. Birlikte hayatın resmini yaparlardı; biri çerçeveyi çizer, diğeri ruhunu verirdi.
Bir kadının görevi, bazen bir bakışla anlaşılmaktır. Bazen bir çocuğun dizini silerken, bazen bir dostun kalbini onarırken fark edilir. Kadın; üretendir, dinleyendir, hissedendir. Yüreğinde bir ülke taşır gibi sevgiyi taşır, yorulsa da vazgeçmez.
Empatinin Gücü: Kadının Görünmez Sihri
Erkekler dünyayı “çözülmesi gereken problemler” olarak görür çoğu zaman. Kadınlarsa o dünyanın içinde “anlaşılması gereken kalpler” arar.
Elif’in annesi hep şöyle derdi: “Bir kadının eli değen yer yeşerir.” Bu söz yıllar sonra anlam buldu. Çünkü Elif, hayatın her alanında empatisini kattığında, her şeyin rengi değişiyordu.
Kadının görevi; yalnızca ev işlerini yürütmek, çocuk yetiştirmek ya da kariyerinde başarılı olmak değildir. Asıl görevi, insanlara birbirini anlamayı öğretmektir. Kadın; barıştırır, yumuşatır, birleştirir. Dünyanın sert yüzüne, kalbin sıcaklığıyla karşılık verir.
Bir Kadın, Sevginin Dengesidir
Murat bazen akşam eve yorgun dönerdi. Masada Elif’in hazırladığı sade bir çorba olurdu, yanında da bir gülümseme. İşte o anda Murat, dünyanın bütün yüklerinin hafiflediğini hissederdi. Çünkü bir kadının görevi, sadece “yemek yapmak” değil, sevgiyi sunmaktı.
Kadın, sevdiklerinin duygusal pusulasıdır. Ne zaman yön şaşırsa, o sessizce yolu gösterir. Çocuğunun kalbinde güven, eşinin gözlerinde huzur, arkadaşının yanında umut olur. Ve bunu yaparken çoğu zaman kendi yorgunluğunu gizler, çünkü kadın bilir: “Benim güçlü olmam, sevdiklerimin ayakta kalması demek.”
Toplumun Aynasında Kadın
Kadınlar, her çağda toplumun temelini taşımıştır. Savaşta cepheye erzak taşırken de, günümüzde iş dünyasında söz sahibi olurken de aynı ruha sahiptir: fedakârlık.
Bir kadının görevleri; görünmeyen ama hissedilen bir zincirin halkaları gibidir. Evde, işte, sokakta, her yerde bir anlam taşır.
Kadın, bir ülkenin vicdanıdır. Kadın varsa merhamet vardır, şefkat vardır, umut vardır.
Son Söz: Kadının Görevleri Değil, Değerleri
Belki de yanlış soru şudur: “Bir kadının görevleri nelerdir?”
Aslında doğrusu: “Bir kadının değerleri nelerdir?” olmalı. Çünkü kadın; görev değil, gönül işi yapar.
Kadının eliyle kurulan sofralar, sözüyle iyileşen kalpler, sevgisiyle büyüyen çocuklar… Bunlar birer görev değil, insanlığa bırakılmış hediyelerdir.
Ve Elif son kez pencereden baktı. Güneş yavaşça batarken içinden geçirdi:
“Bir kadın olmanın en büyük görevi, dünyayı sevgiyle yaşanır hale getirmek…”
Okuyucuya da belki sadece şu kalıyor:
Bir kadının görevlerini değil, kalbinden geçenleri anlamaya çalışmak…
Çünkü kadın, hayatın kalbidir.